SİYASET
Giriş Tarihi : 22-12-2023 14:09

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet ediyoruz

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkanı Oğuz Can Curoğlu, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in bütçe görüşmeleri sırasında yapmış olduğu laiklik karşıtı konuşmalarına yönelik yaptığı basın açıklamasında, "Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet ediyoruz" dedi

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet ediyoruz

Değerli Basın Mensupları, 
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bütçe görüşmeleri sırasında yapmış olduğu laiklik karşıtı  konuşmasına yönelik Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini paylaşmak üzere  gerçekleştirdiğimiz basın açıklamasına hoş geldiniz.  


Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün,  “Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum olarak yaşatır veya bir milleti  esaret ve sefalete terk eder” şeklinde ifade ederek önemini vurguladığı Milli Eğitim, mevcut  iktidarın tam bir başarısızlık içinde olduğu bir alandır.  


AKP Genel Başkanı’nın “eğitim alanında başarısız olduk” sözleri ile bir itiraf olarak  hafızalarımıza kazınan 21 yıllık dönemde, 9 bakan değişmiş, eğitim sistemi yaz boz tahtasına  dönmüş, bilerek ve isteyerek siyasallaştırılmış, dinselleştirilmiş ve iktidarın ideolojik hedefleri  için araç haline getirilmiştir. PISA vb uluslararası araştırma sonuçları da eğitimin niteliğine  yönelik başarısızlığı net bir biçimde ortaya koymaktadır. 


Oysa Milli Eğitim, ülkemizi geleceğe taşıyacak kuşakların iyi eğitimli ve donanımlı olmasını  sağlayacak en önemli hizmet alanı ve ülke için bir beka sorunudur. Meclis’te kabul edilen bütçe, öğretmenlerin, akademisyenlerin, eğitim emekçilerinin, ailelerin ve en önemlisi  ülkemizin geleceği olan çocuklarımızın sorunlarını çözebilecek bir akla, vicdana ve niyete sahip  değildir! 


Merkezi Yönetim Bütçesi içerisindeki payı % 19,24’lerden % 14,56’ya gerileyen, % 81’i  personel gideri olan, yatırım bütçesi 2002’de % 17,18 iken % 9,15’e kadar gerileyen Milli  Eğitim Bakanlığı bütçesi, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülerek iktidar milletvekillerinin oyları  ile kabul edilmiştir.  


• Öğrencilere bilimsel ve nitelikli bir eğitim vermekten uzak,  
• Ailelerin artan mali yüklerini ve kaygılarını azaltmayı hedeflemeyen,  • Öğretmenlerini yoksulluk sınırının altında maaşlara reva gören,  
• Bir milyonu aşan atanamayan öğretmenlere bir umut vermeyen bu bütçeyi  konuşmamız gerekirken,  


Maalesef Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in gün boyu yapılan bütçeye yönelik eleştirilere  vermesi gereken cevapları değil; Türkiye’nin geleceği için çok büyük bir tehlike olan laiklik  karşıtı demeçlerini konuşmak zorunda kalıyoruz. 


Bakan’ın verdiği rakamlara göre Milli Eğitim Bakanlığı, 1.167’si resmi kurumlarla olmak üzere  2.709 protokol imzalamış bulunuyor. Bu protokoller, okullarımızın ve milli eğitim sistemimizin  gereksinim duyduğu fiziki altyapı, malzeme, yazılım ve/veya donanıma yönelik çeşitli  kurumların yapacağı katkılara yönelik değildir. Aksine, Milli Eğitim Bakanlığı’nın anayasal  görevi olan ve öğretmenlerimizin uzmanlığında okul yaşamında geliştirilmesi beklenen yaşam  becerilerine yöneliktir. Bunu, Bakan’ın Meclis’te bu protokolleri savunurken ortaya koyduğu  gerekçelerden de anlıyoruz. 


Öğrencilerin bilgi, beceri, davranışlarının geliştirilmesi MEB ve öğretmenlerin görevidir.  Tarikat ve cemaatleri, çocukların dağa çıkmasını engelleyen sivil toplum örgütü olarak  gördüğüne ve protokol imzalamaya devam edeceğine yönelik beyanları asla kabul edilemez.  Bakanın bu sözleri, bugüne kadar zor şartlarda hizmet veren öğretmenlerimizi dağa insan  kaynağı yetiştirmekle suçlaması anlamına da gelmektedir.

Öğretmenlerimizin, çocukların  terör örgütüne kaynak olarak dağa çıkmasını engelleyemeyeceğini ama kerameti kendinden  menkul tarikat ve cemaat unsurlarının engelleyeceğini dile getirmek de başlı başına bir  zavallılıktır. 


Milli Eğitim Bakanı, bu yapılarla ilişkiyi savunurken özelikle belirli bir bölgeyi işaret etmekte,  cemaat ve tarikatlar aracılığıyla bölgenin şekillendirilmek istendiğini de açıkça itiraf  etmektedir. Yatılı okulları kapatıp çocuklarımızı tarikat ve cemaatlerin yurtlarına mahkûm  eden kişinin gerekçesi bu nedenle doğru değildir. Bakanlığın tarikat ve cemaatler ile yaptığı  protokolleri tasdik etmesi, eğitimin topyekûn dinselleştirilmesini hedefleyen politikaları ifşa  etmiştir. Ancak, unutulmamalıdır ki bu politikalar, geçmişte milletimizin hafızasından uzun  süre silinmeyecek travmalar ile sonuçlanmıştır. Bu yapıların araç olarak kullanılmasının  sonuçları 15 Temmuz darbe girişimi ile acı bir şekilde deneyimlenmiştir. Bakanın ve AKP  kadrolarının bu yaşananlardan ders almadığını görüyor; kendilerine bu yoldan dönmeleri için  bir kez daha çağrıda bulunuyoruz. 


Bakanın açıklamalarından ve tavırlarından, siyasi iktidarın 4+4+4 düzenlemesi ile hız kazanan  bilimsel, çağdaş, laik eğitimi sonlandırma hamlesinin bugün artık başka bir aşamaya geçtiği  anlaşılıyor. Bakanın çocukların dağa çıkmasını engellemek perdesiyle gizlemek istediği bu  icraatlar, örneğin ÇEDES projesinin İzmir, Kırklareli, Eskişehir gibi partisinin az toplumsal  destek aldığı bölgelerde başlaması göz önüne alındığında, başka bir siyasal hedefin unsurları  olduğunu da açıkça göstermektedir. 


Milli Eğitim Bakanlığı ve bizzat Bakan Yusuf Tekin gerçekleştirilen bu icraatlar ve söylemler ile  maalesef laiklik karşıtı odakların sözcüsü ve hamisi durumuna gelmiş bulunmaktadır. Kişiye  özel bir yasal değişiklik ile rektör olan ve Milli Eğitim Bakanlığının tüm tartışmalı icraatlarının  sorumluluğunu taşıyan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i istifaya davet ediyoruz. Bu çağrının  karşılık bulamayacağı ve AKP iktidarında görevden çekilme erdemi gösteren bir bakan  olmadığı öngörüsü ile kendisinin atamasını yapan AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı sn.  Recep Tayyip Erdoğan’a, Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusu ve şerefi üzerine ant  içtiği ‘’laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağına’’ yönelik yeminini hatırlatıyor, görevlendirdiği  Milli Eğitim Bakanı’nı görevden alması çağrısında bulunuyoruz.  


Son sözümüz milletimizedir!  
Laiklik, bu ülkenin geleceği için en önemli Cumhuriyet ilkesidir!  
AKP ve onun beslediği her tür laiklik karşıtı unsur, politika ve söylemle, yasal ve toplumsal  her platformda mücadele etmeye devam edeceğiz!  
Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz!

AdminAdmin