Karagöz, Sakarya Üniversitesi (SAÜ) İletişim Fakültesince, TÜBİTAK ve Adapazarı Belediyesi işbirliğiyle SAÜ Turgut Özal Kültür ve Kongre Merkezi'nde "İletişim Bilimleri Bağlamında Göç ve Göç Politikaları" temasıyla dördüncüsü düzenlenen "Uluslararası İletişim Bilimleri Sempozyumu"nun açılışında konuştu.
Uluslararası istatistiklere göre Avrupa ve Asya kıtasında yerinden edilmiş yaklaşık 160 milyon göçmen olduğunu belirten Karagöz, 2023 verilerine göre Akdeniz'de her yıl 2 bin göçmenin boğulduğunu, Birleşmiş Milletler (BM) istatistiklerine göre uluslararası göçmen sayısının 281 milyona çıktığını söyledi.
Üzerinde sıkça konuşulan göç sorununun siyasi ve ekonomik sebepleri olduğuna işaret eden Karagöz, Suriye, Afganistan ve Ukrayna'dan milyonlarca insanın siyasi nedenlerle ayrıldığını, başka ülkelere göç etmek durumunda kaldığını anlattı.
Karagöz, "Bütün bunların kök nedeni dünyanın adaletsiz oluşu, dünyanın küresel sorunlara karşı başarılı öneriler getiremeyişi, uluslararası kurum ve kuruluşların iflas etmesi. Savaş olan her yerde göçmen vardır. Ve göçmenler gittikleri yerlere çeşitli sorunlar ve yeni siyasal zeminler oluşturarak giderler. Dolayısıyla göçün kök nedeni olan siyasal istikrarsızlık ve küresel adaletsizlik, hepimiz tarafından not edilmesi gereken bir gerçek." değerlendirmesini yaptı.
Siyasi nedenlerin yanında göç hareketlerinin bir kısmının "ekonomik adaletsizlik"ten kaynaklandığını vurgulayan Karagöz, bugün dünya nüfusunun yüzde 1'inin dünya ekonomisinin yüzde 45'ini kontrol ettiğini, çok yakın gelecekte yapay zekanın ekonomik adaletsizliği daha da derinleştirdiği bir ortamda bu yüzde 1'in yüzde 75'leri kontrol eder hale geleceğini dile getirdi.
İklim temelli göç hareketliliğinin de yoğunlaşarak devam ettiğini kaydeden Karagöz, küresel iklim değişikliğiyle sellerin, orman yangınlarının, küresel afetlerin daha şiddetli ve yıkıcı hale geldiğini, bu durumları yaşamak istemeyen insanların başka bölgelere göç ettiğini belirtti.
Karagöz, AA'nın, kurduğu "Yeşilhat" ile çevre konularında duyarlılığını ortaya koyduğunu, bu haberleri abonelere ücretsiz servis ettiğini hatırlattı.
- "Göçmen suç işlediğinde yayılım hızı normal suçlulara göre çok daha fazla"
Samuel Huntington'ın 1990'lı yıllarda "Medeniyetler Çatışması" tezinde, göçle çatışmaların daha da derinleşeceğini ifade ettiğini anımsatan Karagöz, bu tezin bugün tüm siyasal iklimlerde aşırı sağın yükselmesi olarak karşılarına çıktığının altını çizdi.
Göçmen karşıtlığının bazı ülkelerde siyasi partilerin temel argümanı olduğunu örneklerle anlatan Karagöz, AA'nın "Ayrımcılık Hattı" ile dünyadaki bütün ayrımcılık konularını ama en çok da ırkçılığı ve İslamofobi'yi işlediğini ifade etti.
Karagöz, Fransız bir diplomatın kendisine, "Anadolu Ajansının Fransa'daki ayrımcılık ve İslamofobi konusuyla ilgili çok fazla haber yaptığını ve bunların Fransa'da aşırı sağın yükselmesine sebebiyet verdiğini" söylediğini aktararak, "Ben de kendisine, 'Fransa'da aşırı sağ yükseldiği için biz çok fazla haber yapıyoruz.' dedim. İşin içinden çıkamadığımız, derinleşerek büyüyen sarmal oluşuyor. Biz haber yaptıkça Fransa'da aşırı sağ yükseliyor, aşırı sağ faaliyet gösterdikçe biz haber yapıyoruz ve bir sarmala giriyor, haber sarmalı. Bizim burada yaptığımız haber, bir bölgede siyasal iklimin durumuna etki ediyor. İşlerinizi böyle önemseyerek ele alacağınıza inanıyorum." diye konuştu.
Kitle iletişim araçları üzerinden özellikle bu konularda dünyada çok fazla dezenformasyonun yayıldığına işaret eden Karagöz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Şöyle haberleri çok sık görüyoruz; 'Bir göçmen, Alman vatandaşı bıçakladı.' Bu haber beraberinde hemen siyasi mobilizasyonu getiriyor. Bir göçmen banka soydu, bir göçmen hırsızlık yaptı, bir göçmen benzer suçlar... Bu yaygınlaşma göçmen olmayan bir suçluyla karşılaşıldığında bu şekilde yayılmıyor ama bir suçu göçmen işlediğinde yayılım hızı normal suçlulara göre çok daha fazla. Dolayısıyla Anadolu Ajansı olarak bu ve benzeri süreçleri yerli yerine oturtmak amacıyla 'Teyit Hattı'nı kurduk. Teyit hattının son dönemde en fazla yalanladığı haberler, göçmenlerle alakalı haberler. Bir yerde bir dezenformasyon hızlı şekilde linç kültürünü tetikliyor. Ve o linç kültürü kaosa ve bazı bölgelerde ayaklanmalara dahi sebebiyet verebiliyor. Medyanın sorumluluğu işte burada karşımıza çıkıyor. Editoryal perspektifimiz, göçmenleri kötü gösteren, olumsuzlayan, negatif yönlerini öne çıkaran bir yaklaşım içerisinde hiçbir zaman olmadı, olmayacak."
- "Kanıt bir iletişimci olarak yapabileceğimiz en önemli işlerden biri oldu"
Karagöz, göç konusunda, Gazze'de zorunlu göçe, soykırıma tabi tutulan insanları da es geçemeyeceklerinin altını çizerek, Gazze'nin bugün "uluslararası hukukun tamamen izlediği, uluslararası kurumların elinin kolunun bağlandığı bir konu"ya dönüştüğüne işaret etti.
Siyasal nedenlerle başlayan Gazze'deki savaşın sonucunda göçün yaşandığını, yerinden edilen yüz binlerce insanın Gazze'nin dışına çıkacak kadar şanslı olmadığını anlatan Karagöz, bu konuda AA olarak üç çalışma yaptıklarını, hazırladıkları "Kanıt" kitabında İsrail'in işlediği savaş suçlarına yer verdiklerini, bu kitabı Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne gönderdiklerini, savcıların da bu kitabı temel delil olarak kabul ettiğini anımsattı.
Karagöz, "Kanıt bu dünyada bir iletişimci olarak yapabileceğimiz ve kendi kişisel hayatlarımızı anlamlandıracak en önemli işlerimizden biri oldu. Bu kitaba emek veren bütün arkadaşlarım, kendi hayatlarını anlamlı kıldılar ve bu dünyada böyle bir zulüm yapılırken, biz iletişimciler 'ne yapabilirdik' sorusuna anlamlı bir cevap verebiliyorlar." ifadelerini kullandı.
"Kanıt" kitabının ardından uluslararası hukukta yargılanmayı beraberinde getirecek "Tanık" kitabını da hazırladıklarını söyleyen Karagöz, "Tanık" kitabında, oradaki gazetecilerden, iletişimcilerden, sağlık görevlilerinden ve mağdurlardan oluşan tanıklıklara yer verildiğini belirtti.
Karagöz, üçüncü kitabın hazırlandığını bildirerek, "Çünkü hala soykırım devam ediyor. 'Sanık' kitabımızda bu soykırıma kim destek verirse onlar yer alacak. Bir üçleme, 'Kanıt', 'Tanık' ve 'Sanık'. Her kitabımızın belgeselini yaptık. Kanıt kitabımızın belgeseli şu an ABD'de 50 şehirde sinemalarda gösteriliyor. İngiliz Parlamentosu'nda 'Kanıt' kitabımızın belgeselini de gösterdik. Bu kitapla, belgeselle bir şeyi tarihe geçirdik. Bu dünyadan gelip geçeriz ama bu kitap ve bu belgesel, bu zulmü yapanların ve onların torunlarının yıllar yılı takipçisi olacak. Anadolu Ajansı olarak bu misyonu omuzlarımızda hissediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
- "Milli Mücadele'deki en önemli işlerden biri Anadolu Ajansının kurulmasıdır"
AA'nın 6 Nisan 1920'de Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Milli Mücadele'nin önde gelen isimleri tarafından kurulduğunu hatırlatan Karagöz, AA'nın kuruluş misyonuna değindi.
Karagöz, AA'nın kurucularının "donanımlı, bilgili, kültürlü ve devrin çok ilerisinde münevver şahsiyetler" olduğunu, bugün de iletişim alanında "bilgi, strateji ve vizyon" sayesinde kişi ve kurumlarla rekabet edilebildiğini aktardı.
Milli Mücadele'nin haber kaynağının ve direnç sisteminin oluşturulması için AA'nın kurulduğuna vurgu yapan Karagöz, "Milli Mücadele'deki en önemli işlerden biri Anadolu Ajansının kurulmasıdır. Ve yine Mustafa Kemal'in elinden bir kararname çıkıyor, 'Anadolu Ajansının faaliyetlerini engellemek, vatana ihanet sayılacaktır'. Burada da bir kez daha iletişimin, iletişimcilerin önemini görüyoruz. Bu anlamda sizler de Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının o zamanki vizyonunu, iletişime verdiği önemi yakından takip etmelisiniz." ifadelerini kullandı.
AA'nın bugün dünyanın her tarafında faaliyet gösteren ve 13 dilde yayın yapan, küresel düzeyde çok rahat şekilde rekabet eden bir noktaya geldiğine dikkati çeken Karagöz, Türkiye'nin sesini dünyaya duyurma misyonunun aynen devam ettiğini anlattı.
Karagöz, "Dünyada olup biteni Türkiye'ye duyurma... Bunu değiştirdik. Artık dünyada olup biteni dünyaya duyurma noktasına geldik. Amerika Birleşik Devletleri'nde bir olay olduğu zaman bunu Amerikan medyasına servis ediyoruz. Ukrayna'da bir olay olduğu zaman bunu dünya medyasına servis ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Bugün AA'nın sadece Gazze'de değil, bütün çatışma bölgelerinde birincil haber kaynağı olarak çalışmalarına devam ettiğini dile getiren Karagöz, "Anadolu Ajansında bir tane yalan haber göremezsiniz, bir tane dezenformasyon göremezsiniz, bir tane manipülasyon göremezsiniz. Kendi iç mekanizmamız, 104 yıllık habercilik birikimimiz, bunlara izin ve imkan vermez." dedi.
- "En büyük itirazı, küresel adaletsizliğe edin"
Karagöz, habercinin temel kitabı olan "Muhabir"i yeniden yayınladıklarını, dünyanın değiştiğini ve bu nedenle kitaba yapay zeka bölümü eklediklerini aktararak, kitabı bütün iletişim fakültesi öğrencilerine tavsiye etti.
Gençliğin en önemli özelliklerinden birinin itiraz etmesi olduğunu vurgulayan Karagöz, doğru şekilde dile getirildiğinde itirazın büyük bir güç yaratabildiğini ifade etti. Gençlerden "küresel adaletsizliğe itiraz etmelerini" isteyen Karagöz, "Doğru şekilde, stratejik olarak itiraz edin. Dünya daha adil bir noktaya ancak gençlerin itirazıyla gidebilir. Bugün bu küresel, ekonomik adaletsizlik, küresel sömürü düzenine itiraz etmiyorsanız, gençliğiniz yaşanmadan bitmiş demektir." ifadelerini kullandı.
Daha adil bir dünya kuracak olan büyük itiraz hareketinin Türkiye'den çıkacağına inandığını anlatan Karagöz, "Türkiye'nin gençleri olarak itiraz ede ede küresel düzeni değiştirecek, tek ama tek motivasyonlu gençlik grubu sizlersiniz. Bu ülkenin gençleridir." dedi.
Konuşmanın ardından SAÜ Rektörü Prof. Dr. Hamza Al, Karagöz'e, TEMA Vakfı aracılığıyla ismine özel bağışlanan 5 fidanın belgesini takdim etti.
Karagöz de Rektör Al ve Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu'ya AA'nın "Tanık" kitabını hediye etti.
Programa, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, Serdivan Belediye Başkanı Osman Çelik, AA Akademi ve Yayın Koordinatörü Yahya Bostan, SAÜ İletişim Fakültesi akademisyenleri ve öğrenciler katıldı.